Bir ruh hastasının günlüğü. Bu blogun bir teması, konsepti yada herhangi bir amacı yok. Sosyallik içinde yaşayan bir asosyalin klavyesinden gündelik veya gündelik olmayan herşey hakkında her türlü yorumu bulabilirsiniz.
25 Nisan 2011 Pazartesi
Sonsuz
Sonsuz aşk, platonik olandır aslında. İçinde yaşarsın herşeyi iyisiyle, kötüsüyle. Sadece yüzü vardır aklında, fikirleri ve tavırları yoktur. İstediğin gibi olmak zorundadır o, başka şansı olmadan. Bir gün sarışın, diğerinde esmer, bir gün fit, diğer gün şişman. Bilmez aslında aklından neler geçtiğini tahmin edemez ama her anı, her hareketi ve her düşüncesini sen yaratırsın; o da seni. Yalansız, yalanın kendisidir aslında o. 'Yalanı sevmem' diyemezsin artık çünkü yalanın ta kendisi olmuş ve herbir saç teline varana kadar yalana bulanmışsındır. Kimseye değil, en masum şekilde kendine söylersin o yalanları ama göründüğü kadar zararsız değildir; en tehlikelisi de zaten kendine söylediğin yalana inanıp ona yaşamak için sarılmaktır. Dipsiz kuyu, zincirleme etkisi, durgun suya atılan taşın çıkardığı tok sesin ardından yaydığı halkalar gibi sonu gelmez; dur durak bilmez...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder