Cadının Kalemi
Bir ruh hastasının günlüğü. Bu blogun bir teması, konsepti yada herhangi bir amacı yok. Sosyallik içinde yaşayan bir asosyalin klavyesinden gündelik veya gündelik olmayan herşey hakkında her türlü yorumu bulabilirsiniz.
17 Mayıs 2011 Salı
11 Mayıs 2011 Çarşamba
Hüzün ile Güzellik Arasında Bi' Yerlerde...
Bundan Böyle AY LAYK HADİSE!
Yüksek Sadakat Zaten Tırttı.
5 Mayıs 2011 Perşembe
'Patırtı etme!'
Yine söylediğinde kikirdeyerek koşturmaya başlardım delilercesine. Sandalyelerin aralarından geçer, koltuklara zıplar, kapıları açıp kapatırken kikir kikir gülerdim. Dedem de 'seni baççik yapacağımmmm' deyip gözlerini kocaman açar ve beni kovalardı. Gıdıklar, öperdi. 'Boynuna bakayım ne var orada? AA!' dediğinde her seferinde boynumu kaldırır kendimi gıdıklatırdım. Babaannem de hemen gelip sırtıma bir bez sokuşturuverirdi terimi alsın diye. Seneler boyunca 'baççik' kelimesini 'dövmek' gibi birşey olarak algılardım, meğer 'öpücük' manasına geliyormuş.
Kimseyi sevmedi dedem beni sevdiği kadar, kendi öz kızını bile. Kendi söylemedi hiç ama aramızdaki farklı bir iletişimdi. Hissederdim özel olduğumu, o da bilirdi ne kadar sevdiğimi onu. Kızardı bazen ama her zaman yanımda olmaya çalıştı, destek oldu. Hep 'Oku kızım, sen bu sülalenin en zeki ve çalışkanısın, sen benim torunumsun' derdi.
Vedalaşırken söyledim ona okul kazandığımı, gözünün arkada kalmamasını. Okuyup istediği gibi kendi ayaklarımın üzerinde duracağımı söyledim. Biliyorum ki duydu beni, çünkü o anda da aramızdaki iletişimi hissettim. Artık söyleyemeyecek hiçbirşey ama biliyorum ki bana her zaman varlığını hissettirecek.
Üç sene oluyor dedemi ve babaannemi kaybedeli. O kadar acı çekiyorum ki bazen. Ufacık aptal bir kelime, bir ses, bir yüz, bir koku, bir yemek bile onları hatırlatabiliyor aniden. Kalbim sıkışmaya, burnumun direği sızlamaya başlıyor.
Canım dedeciğim.
28 Nisan 2011 Perşembe
Küçük Kısa Öyküler
Yasaklayabilirsiniz ama...
25 Nisan 2011 Pazartesi
Eski
İçimden kusarak atmayı.
Hızlı bir gecenin ardından sersem gibi uyanır,
Miden ardı arkası kesilmeden bulanır ya, ama bir türlü birşey çıkmaz,
Sen öylesin işte benim için.
Parmağımı soktum kalbime deştim...
Akar gider diye belki ilaç olmadan,
Yüzüme gözüme bir zamanlar dolaşmış saçlarını hatırladım, kalakaldım.
Nedense bir türlü yapamıyorum.
Hayal gücüm o kadar derin ve karanlık ki bir türlü kurtulamıyorum.
Bunu kime yazdığımı bile şuan hatırlamıyorum.
Sonsuz
22 Nisan 2011 Cuma
Benim Küçük Parlak İlham Böceğim
O, itaat etmesini öğrenen türden birşey. Gerekli şekilde eğiteceksin ki kendi kendine sana gelmesini bilecek. Benim ilhamım yarı eğitilmiş durumda. Uzun senelerimi aldı onun üzerindeki kontrolü sağlamam. Gecenin karanlığında uçan küçük, güzel bir ağustos böceği gibi... Ne zaman o güzel parlak ışığını görsem heyecanla yakalamaya çalışırdım ama o, olağan gücüyle benden kaçardı. Bazı anlarda küçük bir çocuk gibi oturup ağlardım. Bazı anlarda ise şuan ki gibi yakalayıp parmaklarımın arasından avucumun içindeki parıltısına bakardım...
21 Nisan 2011 Perşembe
Aşk iki kişiyle mi yaşanır...
19 Nisan 2011 Salı
Kate Moss'lu Dior Reklamı
18 Nisan 2011 Pazartesi
Aradaki Benzerlik!
İzmir İzmir
Oley Vintage Telefonlar!
27
Ne mi bu 27?
27 gün,
27 gün!
Gün..
Hani şu herbiri 24 saat,
1440 dakika olanından.
Şimdi sadece 648 saat,
38,880 dakika kaldı.
Hani herbiri 60 saniye,
Toplamda 2,332,800 saniye olanından.
Yeğen
DırDır
DırDırDırDırDırDırDırDırDırDırDır...
Rahatsızlık
8 Nisan 2011 Cuma
Kabızlığa Birebir
Belki o zaman havaları biraz söner, kabızlıkları geçer.
Aslında çok da işe yarayacağını sanmıyorum ama
umut işte bir umut...
Bu kıyağımı da unutmasınlar söyleyin onlara.
Gezesim Var
Sorunlardan uzaklaşasım,
Ona gülümseyesim,
Sarılıp öylece Boğaz'a bakasım var.
Kişisel Alana Tecavüz
Hatta bunu yaptırımı olan bir kanuna bağlamak lazım.
Sayı Saymak
155 gün meğer ne kadar yavaş geçiyormuş.
155 sayısı meğer ne kadar çokmuş.
155'in farklı anlamları da var biliyorum.
Polis İmdat gibi...
Keşke Kırmızı Ambulans'ın numarası olsaymış.
En azından işime yarardı.
Yecüc ve Mecüc
Kıyamet zamanında kolları bacakları bu insan görünümündeki 'yaratıklar'ın mevcut her deliğinden dışarı çıkacak.
Pis.
Bu lafı O'na ithaf ediyorum.
Dipnot: Söz Athena'nın 'Pis' adlı parçasından alıntıdır.
Para
Baba parasıyla geçinip- geçinenlere laf eden,
Kendini sürekli para ile göstermeye çalışıp,
Parayı bir ölçü olarak kabul eden
'yaratık'lardan nefret ediyorum.
Kızaran
Bunu kişinin insan olduğuna bir işaret olarak görüyorum.
Başlığı Maşlığı Yok Bunun.
Kendini beğenmişlerden nefret ediyorum.
Hani bi' de bi'şeye benzeseler gam yemeyeceğim.
5 Nisan 2011 Salı
Birgün Paçayı Kurtaracağım!
Birgün illa ki de çok sevdiğim minik 'kuzu'M'erve'nin 'Sen paçayı kurtaracaksın bu fikirlerle; hangisiyle olacağını merak ediyorum' dediği gibi olacak. Ben de merak ediyorum cidden.. Bakalım pastacı mı, işletmeci mi, ressam mı, tasarımcı mı, oyuncu mu... Yoksa 'D: Hepsi' mi olacağım. Daha küçüğüm ben, büyüyünce çok olay olacağım!
<3
23 Ağustos 2010 Pazartesi
Kilolular mı ki asıl taciz edilen?
11 Temmuz 2010 Pazar
5 Nisan 2010 Pazartesi
kendini imha eden mesajlar moda!
http://www.tigertext.com/
1 Mart 2010 Pazartesi
Ball Jointed Dolls!

Bir iki dakika içinde kendinizi başkası olarak görebilirsiniz!
Bu sitelerden biri FaceInAHole bkz. http://www.faceinahole.com/ . Burada fotoğrafların yanı sıra videolara da kendi suratınızı eklemeniz mümkün. Çok amaçlı bir site olduğuna inanıyorum çünkü saçımı boyatmak istediğimde buraya girip istediğim renge yakın bir fotoğraf seçip suratımı eklediğimde neye benzeyeceğimi aşağı yukarı tahmin etmeme yardımcı oluyor. Tabii ayrıca sadece ''geyik'' yapmak için de birebir.
Diğer site ise Cameroid bkz. http://cameroid.com/ Bu sitede sadece yüzünüzü başkalarının gövdelerine eklemenin yanı sıra çektiğiniz normal fotoğraflara farklı efektler vermeniz de mümkün. Hele bir komik ayna modu var, o muhteşem! Tıpkı karnavallardaki aynalar misali şekilden şekile giriyorsunuz.
Her ikisini de gülmekten karnıma ağrı girinceye kadar kullanmaya bayılıyorum!!
21 Şubat 2010 Pazar
Ben ve Kendim...
Saygılar :D
Ali Taran & Oompa Loompa
Ali Taran ile ''Oompa Loompa''lar arasındaki aşırı benzerlik dikkatimi çekti. Geçenlerde ''miniğim''le başrolde Johnny Depp'in oynadığı ''Charlie'nin Çikolata Fabrikası''nı yaklaşık 15. kere izlerken aklıma takıldı. ''Bir yerden tanıyorum bu oompa loompa'yı'' dedim, ''miniğim'' de ''eveeet, ben de tanıyorum ama nereden?'' deyince birden DANK etti! ''Yetenek Sizsiniz Türkiye'' ile tanıdığım, asıl mesleği reklamcılık olan Ali Taran'a benziyor! Ali Taran'ı çok beğeniyorum, özellikle ''cool'' tavırlarıyla yaptığı ani yorumlarıyla karnıma ağrı sokacak kadar güldürüyor beni. Muhteşem bir adam! Artık sadece ''Yetenek Sizsiniz Türkiye''de gördüğüm zaman değil, o filmi izlediğimde de kesinlikle aklıma gelecek! Benden başka bu benzerliği gören var mı? Yoksa ben bu oompa loompalarla kafayı mı yedim?
Saygılar :D17 Şubat 2010 Çarşamba
Lady Gaga, Lady Gaga...

Kendisi ufak tefek ama içinde yaşadığı dünya rengarenk- bugüne değin görmediğimiz renkleri içeriyor. ''Alice In Wonderland''deki Alice'i andırıyor bana duruşu, tarzı ve kıyafetleri. Masal kitaplarından asiliği yüzünden atılmış gibi. Biraz uçuk, biraz karmaşık ve yorucu ama bir o kadar da özgür o Lady. Onun çok tartışılan ''ikon'' olup olmayışı pek de umrunda değil sanırım. Çünkü o her zaman, her yerde kendi olmaya devam ediyor ve bence kendisi kesinlikle bir moda ikonu. Hüseyin Çağlayan imzalı baloncuklardan oluşan elbisesi (yukarıda) tam anlamıyla bir sanat eseriydi! 50'ler ve 60'lardaki pin-up kızları gibi adeta.
Ha bu arada, Gaga'nın oyuncak bebekleri Amerika'da yok satıyormuş. Buraya da gelmelerini sabırsızlıkla bekliyorum!! Hatta hemen internetten araştırmaya başlayacağım...
16 Şubat 2010 Salı
Kokoşluk ile Rüküşlük Arasındaki O İnce Çizgi...

Gelelim günümüzün ''sosyete''si içinde olmayıp, yine de kendilerini ''sosyete'' gibi parayla mahvedenlere... Geçenlerde bir arkadaşımın profilinde etiketlenmiş fotoğrafların içerisinde bir kız gördüm ve gözlerime inanamadım! Kız adeta ''Charlie & Çikolata Fabrikası''ndaki ''Oompa Loompa''lardan biri!! bkz Oompa Loompa bu'dur: http://www.jackstreethaspanache.com/OompaLoompa.jpg
Kızı görünce neye uğradığımı şaşırdım. Çingene pembesinden de öte, gece parlayan kedi gözleri gibi pembe ötesi bir ruj. Solaryumdan artık bronzluk evresini bile aşmayı başarmış ama sanki dokunsan eline rengi bulaşacakmışcasına turuncu bir ten. Tabii ki de platin sarısı saçları olmazsa olmazdı değil mi! Kıyafetine hiiiiiçççç bir şey söylemiyorum çünkü bembeyaz skinny jeans, üstüne siyah bir büstiyer ve ayağına da stiletto tarzı leopar desenli ayakkabılar giymiş. (Ama ayakkabılar güzeldi şimdi doğruya doğru.)
Neden kendini bu kadar çirkinleştirirsin ki? Doğal olmak varken bu kadar saçmalığa, kendini ''maymun'' edip, benim gibilerinin diline düşmeye ne gerek var? Sahte güzellik artık o kadar ucuza satın alınabiliyor ki, neredeyse işportaya düşecek. ''Kokoş'' & ''bakımlı'' olmak ile ''rüküş'' olmanın arasında çok ama çok ince bir çizgi var. Onu kestirebilmek ve gerçekten yakışanı uygulamak gerek.
13 Ekim 2009 Salı
TURKCELL Reklamı 2. Seri
BANVİT Reklamı
PERWOOL Reklamı
29 Eylül 2009 Salı
Önce Youtube, şimdi Lastfm ve Myspace kapatıldı!
Korsan müzikle başa çıkmak istiyorsa birileri önce albümlerin maliyetlerini ve satış fiyatlarını yeniden düzenlemeliler. Amerika'da bir sanatçının tek bir parçasını veya aynı parçanın farklı versiyonlarını içeren 'single'lar 1$'a satılıyor! Orada yaşadığım süre boyunca bir kere bile bilgisayarıma bir program yükleyip müzik indirme çabasına girmedim; gireni de çok nadir gördüm. Buradaki fiyatlar 10-40 TL arası olunca; insanlarda da para olmayınca doğal olarak belirli programlar kullanarak internetten müzik indiriyorlar.
Hayret birşey!!
Myspace'de müzik sayfasına sahip olan insanlar parçalarını tanıtmak için çabalıyorlar ve o sayfaları birebir kendileri, BİLEREK açıyor! Kimse ne benim, ne senin, ne onun, ne de bir başkasının haklarını iznimiz olmadan alamaz! Hazır Myspace Türkiye açılmışken, siteye erişimi engellemek yerine, sadece parçaları indirmeyi engelleselerdi olmaz mıydı?!
Kısıtlaya kısıtlaya nereye varmayı planlıyorlar çok merak ediyorum. Zamanında YouTube'u da kapattılar, şimdi ise bunları... Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ümüze yapılan hakaret videolarıydı gerekçe. Çok mu iyi oldu şimdi bizim o siteye giremememiz? Meydanı damarlarında kan yerine pislik dolaşan o mahluklara bıraktık. O siteye erişimi engellemekle hiçbir şey elde edemedik. Sadece yapılan karşısında 'sinmişcesine' siteye erişememekteyiz.