21 Şubat 2010 Pazar

Ben ve Kendim...

Kimim ben? Herşey hakkında bir fikri olan biriyim. Hiçbirşeyi bildiğimi ima veya iddia etmeye çalışmıyorum. Fakat herşey hakkında yapacak kendi yorumlarım var. Bana özgü, biraz benden olan. Bazen çok eleştirel, bazen de çok iyimser. Sonuçta ''ben'' kendimden besleniyorum, kimseye ihtiyaç duymadan, özgürce kendimi ve düşüncelerimi ifade ediyorum. Bu sebepten ötürü sanırım çok arkadaşım yok. Birşeyi doğru düzgün, kısa ve öz söylemek varken karşımdakinin hislerini göz önünde bulundurmaktan kaçınıyorum çoğu zaman. Karşımdaki kişinin söyleyeceklerim karşısında ''ne hissedeceğini'' düşünmek çok yoruyor beni. Rahatsızlık duyuyorum başkalarının ne hissedeceğini veya ne düşüneceğini kafamda kurmaktan. İsteyen istediğini yapsın, istediğini söylesin. Ben çoğu insanı sevmiyorum, gereksiz insanlara kalbimde vereceğim yerleri sevdiğim ''nadir'' insanlara bir ömür süreliğine tahsis ediyorum. Farklı bir kafa yapım, farklı bir kişiliğim var. ''Başkası olmaya çalışmaktansa ''kendim'' olmayı ve kendimi doğru ve yanlışlarıma kabullenmeyi tercih ederim.''

Saygılar :D

Ali Taran & Oompa Loompa



Ali Taran ile ''Oompa Loompa''lar arasındaki aşırı benzerlik dikkatimi çekti. Geçenlerde ''miniğim''le başrolde Johnny Depp'in oynadığı ''Charlie'nin Çikolata Fabrikası''nı yaklaşık 15. kere izlerken aklıma takıldı. ''Bir yerden tanıyorum bu oompa loompa'yı'' dedim, ''miniğim'' de ''eveeet, ben de tanıyorum ama nereden?'' deyince birden DANK etti! ''Yetenek Sizsiniz Türkiye'' ile tanıdığım, asıl mesleği reklamcılık olan Ali Taran'a benziyor! Ali Taran'ı çok beğeniyorum, özellikle ''cool'' tavırlarıyla yaptığı ani yorumlarıyla karnıma ağrı sokacak kadar güldürüyor beni. Muhteşem bir adam! Artık sadece ''Yetenek Sizsiniz Türkiye''de gördüğüm zaman değil, o filmi izlediğimde de kesinlikle aklıma gelecek! Benden başka bu benzerliği gören var mı? Yoksa ben bu oompa loompalarla kafayı mı yedim?

Saygılar :D

17 Şubat 2010 Çarşamba

Lady Gaga, Lady Gaga...




Lady Gaga'yı ilk gördüğümde ''Oh, çok güzel, dünyada dişi bir Marily Manson varmış'' diyerek hayıflanmıştım. Şimdi görüyorum ki o hiç kimseye benzemiyor. O başkalarını kesinlikle taklit etmeyen, taklit etmemek uğruna adeta çabalayan bir kadın. Modayı yaşamıyor, çünkü kendisi modanın ta kendisi.
Kendisi ufak tefek ama içinde yaşadığı dünya rengarenk- bugüne değin görmediğimiz renkleri içeriyor. ''Alice In Wonderland''deki Alice'i andırıyor bana duruşu, tarzı ve kıyafetleri. Masal kitaplarından asiliği yüzünden atılmış gibi. Biraz uçuk, biraz karmaşık ve yorucu ama bir o kadar da özgür o Lady. Onun çok tartışılan ''ikon'' olup olmayışı pek de umrunda değil sanırım. Çünkü o her zaman, her yerde kendi olmaya devam ediyor ve bence kendisi kesinlikle bir moda ikonu. Hüseyin Çağlayan imzalı baloncuklardan oluşan elbisesi (yukarıda) tam anlamıyla bir sanat eseriydi! 50'ler ve 60'lardaki pin-up kızları gibi adeta.

Unutmadan, ''Statue of Liberty'' (Özgürlük Heykeli) den esinlenilmiş muhteşem sanat eserini de unutmamak lazım!! (Yukarıda) Lady Gaga'nın muhteşem bir moda ekibi var tabii ki. Bir yerde okuduğuma göre bu takım 7-8 genç (biraz da kaçık) kişiden oluşuyormuş. Yani tam Gaga'ya göre! Kim ne derse desin bu kadın gelmiş geçmiş en iyi şarkıcılardan ve moda ikonlarından biri ve böyle de kalacağına eminim.

Ha bu arada, Gaga'nın oyuncak bebekleri Amerika'da yok satıyormuş. Buraya da gelmelerini sabırsızlıkla bekliyorum!! Hatta hemen internetten araştırmaya başlayacağım...

16 Şubat 2010 Salı

Kokoşluk ile Rüküşlük Arasındaki O İnce Çizgi...


Son zamanlarda magazin dünyasının yanı sıra, günlük hayatta da fazlasıyla ''kokoş'' olmaya çalışıp da rüküşlüğü bile geride bırakan kişiler görmeye başladım. Özellikle halk arasında ''sosyete'' diye tanımlanan fakat parasıyla kendisini küçük düşürmekten başka birşey yapamayan bir sürü insan görüyorum. Plaja bile giderken leoparlar, kovboy şapkaları, taşlu tuşlu saatler, tüller, incik boncuklar, ıncık cıncıklar-takıp takıştırmak neden? Büyükanne ve büyükbabalarımızın zamanında ''sosyetelik'' apayrı bir kavrammış. Nerede nasıl davranmasını, bir yere gittiğinde elini ve ayağını bile nasıl koyması gerektiğini bilen, her yönüyle son derecede kibar ve görgülü insanlarmış zamanının ''sosyete''leri. Şimdi nerdeeee!!
Gelelim günümüzün ''sosyete''si içinde olmayıp, yine de kendilerini ''sosyete'' gibi parayla mahvedenlere... Geçenlerde bir arkadaşımın profilinde etiketlenmiş fotoğrafların içerisinde bir kız gördüm ve gözlerime inanamadım! Kız adeta ''Charlie & Çikolata Fabrikası''ndaki ''Oompa Loompa''lardan biri!! bkz Oompa Loompa bu'dur: http://www.jackstreethaspanache.com/OompaLoompa.jpg
Kızı görünce neye uğradığımı şaşırdım. Çingene pembesinden de öte, gece parlayan kedi gözleri gibi pembe ötesi bir ruj. Solaryumdan artık bronzluk evresini bile aşmayı başarmış ama sanki dokunsan eline rengi bulaşacakmışcasına turuncu bir ten. Tabii ki de platin sarısı saçları olmazsa olmazdı değil mi! Kıyafetine hiiiiiçççç bir şey söylemiyorum çünkü bembeyaz skinny jeans, üstüne siyah bir büstiyer ve ayağına da stiletto tarzı leopar desenli ayakkabılar giymiş. (Ama ayakkabılar güzeldi şimdi doğruya doğru.)
Neden kendini bu kadar çirkinleştirirsin ki? Doğal olmak varken bu kadar saçmalığa, kendini ''maymun'' edip, benim gibilerinin diline düşmeye ne gerek var? Sahte güzellik artık o kadar ucuza satın alınabiliyor ki, neredeyse işportaya düşecek. ''Kokoş'' & ''bakımlı'' olmak ile ''rüküş'' olmanın arasında çok ama çok ince bir çizgi var. Onu kestirebilmek ve gerçekten yakışanı uygulamak gerek.